Merhaba, korona virüsten etkilenen ülkelerden seçme filmler-2 başlıklı yazımda birinci yazıda yer veremediğim ülkelere ait film önerilerine yer vereceğim. Bu öneriler yine izlediğim ve bizzat arşivimde bulunan filmler arasından olacak. Yazının çok uzun olacağını tahmin etmem sebebi ile her ülkeden bir film önermeye karar verdim. Zaten bu kategori altında ilerleyen zamanlarda film önerilerine yer vereceğim. Şimdi gelelim geriye kalan ülkelerden öneri filmlere;
Korona Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Almanya
DAS LEBEN DER ANDEREN (BAŞKALARININ HAYATI / 2006): Film, 1980’li yılların Doğu Almanyasında geçmektedir. Gizli polis örgütü Stasi, siyasi rejime karşı olabilecek bir grup sanatçıyı dinlemesi için Gerd Wiesler isimli bir istihbarat elemanını görevlendirir. Siyasi otoriteye olan karşıt görüşleri bastırmak için dinlenen bu insanlar, siyasi rejimin eline koz geçmesi durumunda zor durumda bırakılacaktır. Ancak bu iş için görevlendirilmiş olan ajan, kendisine verilen bu görevden zaman içerisinde büyük bir pişmanlık ve utanç duymaya başlar. Wiesler’ın dinlemiş olduğu çift işlerinde oldukça başarılı sanat insanlarıdır. Bu sebeple zaman içerisinde Wiesler bu insanlardan etkilenir ve duygu değişimine uğraması kaçınılmaz hale gelir. Muhteşem final sahnesi ile son dönemlerin en başarılı Alman yapımı olan film “Yabancı Dilde En İyi Film” akademi ödülünü kazanmıştır. Filmden replik;
“Hediye paketi mi olacak?”
“Hayır, bu benim için.”
Korona Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Fransa – Polonya – İsviçre
THREE COLORS TRILOGY (ÜÇ RENK ÜÇLEMESİ / 1993-1994-1994): Fransa bayrak renklerinden yola çıkılarak çekilen üç renk serisi birbirinden bağımsız filmlerden oluşmaktadır. Üç Renk: Kırmızı filminin son sahnesinde önceki iki filme gönderme yapılmıştır ancak filmlerin konuları ve karakterleri birbirlerinden tamamen farklıdır. Her filmde ana karakterin ruh haline dibine kadar inilmiştir. Hikayelerin muhteşem işlendiği film serisi modern sinemanın baş yapıtları arasında gösterilmektedir ki bence de o listeye rahatlıkla girer. Her bir filmde üç muhteşem kadın oyuncu yer almaktadır. Mavi’de oyunculuğuna ve güzelliğine kelime bulamadığım Juliette Binoche, Beyaz’da Before film serisinden hatırladığımız Julie Delpy ve Kırmızı’da ise Irène Jacob yer alıyor. Filmin yönetmeni ve senaristi ise çok geç tanıştığımız ancak çok erken hayatını kaybeden Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieślowski’dir. Filmden replik;
+Sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
-Ben konuşmak istemiyorum.
+Ama bu çok önemli bir konu.
-Hiçbir şey önemli değildir.Üç Renk: Mavi
Korona Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : İran
ZAMANİ BARAYÉ MASTİ ASBHA (SARHOŞ ATLAR ZAMANI / 2000): Ülkemizde belli bir kesimin çok iyi bildiği ancak büyük çoğunluğun aşina olmadığı iran sineması gerçekten harika sinema filmleri üretmektedir. Bir çok film arasında gidip gelmeme rağmen ilk izlediğim iran yapımı filmlerden olan bir film önermek istemem sebebiyle listeye Sarhoş Atlar Zamanı filmini almaya karar verdim. Filmin konusu şöyle; Anne ve babasının ölümünün ardından Ayoup (Eyüp), engelli abisi ve kız kardeşi için İran – Irak sınırında yük taşımacılığı yapmaktadır. Yük taşımacılığı yapan insanların soğuk hava sebebiyle çalışamaması, Ayoup’ü geçim sıkıntısı sebebiyle kaçakçılık yapmaya iter. Engelli kardeşleri için para kazanamayan Ayoup’un ablası, kendinden yaşça büyük bir Iraklı ile kardeşinin tedavisi karşılığında evlenmeyi kabul eder. Ancak hayat kimsesizler ve yoksullar için daha zordur… Filmden replik;
“Hayat beni yaşlandırıyor, dağlarda ve vadilerde dolaşmak beni ölüme yaklaştırıyor. Diyorlar ki; birkaç kaçakçı mayınlara basarak ölmüş. Bizim köy sınır üzerinde. Çoğu köylü bu yüzden öldü. Babam şu anda orada. Onun için endişeleniyorum.”
Not: Bu filmdeki hiç bir oyuncu profesyonel değildir. Filmdeki karakterlerin tamamı gerçektir. Savaş, kötü hava koşulları ve yoksulluk gibi hayat şartlarını zorlayan unsurlar bu filmle avucunuz içine bırakılır. İzlediğiniz zaman ne kadar güzel bir hayatım varmış diyeceğiniz filmlerden birisidir.
Not 2: Filmin yönetmeni Bahman Ghobadi bu filmle çok sayıda ödül kazanmıştır. Film belgesel tadında bir filmdir. Ghobadi gibi yönetmen olan vatandaşı Asghar Farhadi’den bunu okumayacak olsa da özür diliyorum. Çünkü kendisinin de Ely Hakkında, Bir Ayrılık ve Satıcı gibi harika filmleri var. Başka bir zamanda ayrıca tek tek önerilecek filmler olarak tarihe not düşelim.
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : İngiltere
EX MACHINA (2014): Caleb, dünyanın önde gelen internet şirketlerinden birisinde yazılımcı olarak çalışan, içine kapanık bir yazılımcıdır. Bir gün şirket içerisinde düzenlenen bir yarışmayı kazanır. Ödül olarak şirketin sahibi olan Nathan’ın orman evinde 1 hafta misafir olma hakkı kazanır. Caleb, bu duruma çok sevinir ve geliştirilen teknolojiler ile yapay zeka çalışmaları üzerine fikir sahibi olacağı için oldukça da heyecanlıdır. Dağların arasında yer alan orman evine gittiğinde kendisini bir çok sürprizin beklediğini zaman içerisinde öğrenecektir. Son yıllarda izlediğim en iyi bilim kurgu filmlerinden olan Ex Machina, bilim kurgu severleri düşündürmesinin yanı sıra içerisinde barındırdığı gerilim ile de oldukça başarılı bir yapım. Filmden replik;
“Çünkü lisan insanların öğrendiği bir şeydir.”
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Güney Kore
SNOWPIERCER (KAR KÜREYİCİ / 2013): Küresel ısınmanın önünü alamayan insanların, bu gidişi durdurmak için yaptıkları deneyin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Dünya’yı tekrar buzul çağına sokması anlatılmaktadır. Buzul çağına giren Dünya’da hayatta kalan insanlar, kesintisiz bir güç kaynağı ile Dünya çevresinde hareket eden bir trendedir. Tabi konu küresel ısınma olarak gözükse de çağdaş sinemanın efsane yönetmenlerinden olduğu artık yadsınamaz bir gerçek olan Bong Joon-Ho, bu filmde derinlerden derinlerden yine mesajı yapıştırmaktadır. Filmi izleyecek olanlar kastettiğim şeyi çok net şekilde anlayacaklardır. Filmden replik;
“Hayatı devam ettirmek için yeterli seviyede endişe ve korku duymalıyız. Eğer yoksa bunu icat etmemiz gerekir.”
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Belçika – Kanada
MR.NOBODY (BAY HİÇKİMSE / 2009): Bazı filmleri anlatmak için kelime bulamazsınız ama filmi de anlamışsınızdır ya, bu film o kategoriye yazılması gereken filmlerden birisi işte. Konusu aslında şöyle; Dünya’da kalmış son ölümlü insan olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam ölüm döşeğindedir ve genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Kalkacak olan trende annesi vardır. Annesiyle birlikte mi gitmeli, babasıyla mı kalmalı, yoksa farklı bir yol mu seçmelidir. Yapacağı tercih geleceğini belirleyecektir her tercih farklı durumlar ve olasılıklar çıkaracaktır… Filmden replik;
“Seçim yapmadığın sürece, kalan olasılıkların hepsi mümkündür.”
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Türkiye
AAAHH BELİNDA (1986): Ben Türk filmi izlemiyorum yaaaa! diye triplere giren ergen arkadaşlar ve çok modern amerikan sineması hastası kesimin dışındakilere sesleniyorum. Türkiye sineması, tarihinde muazzam filmler ve yapımlar barındıran bir kültürdür. Bu kültürü de herkesin anlamasını beklemiyorum. Bu topraklar her konuda çok bereketli sadece işe neresinden baktığınıza bağlı. Son zamanlardaki toplum talebi ne ise çıkan ürün de o yönde oluyor bu sebeple acayip acayip filmler ünlendi bu ülkede maalesef.
Şimdi gelelim bu muhteşem filmin konusuna: Serap, modern ve başarılı bir tiyatro oyuncusudur. Kadınlara toplum tarafından biçilmiş olan geleneksel bakış açısını yanlış bulan, dönemin şartlarına göre ayakları yere basan kendi hayatını yönetebilen bir kadındır. Kendisine bir reklam filminde oynaması için teklif gelir ve reklam filmi çekimlerinin kısa süreceğini düşünerek bu teklifi kabul eder. Belinda isimli şampuanın reklamında Naciye isimli, iki çocuklu, tipik bir ev kadınını canlandıracaktır. Çekimler sırasında birden kendisini Belinda reklamında canlandırdığı Naciye olarak bulur. Erkek arkadaşı Suat dahil çevresindeki tüm insanlara kendisinin Serap olduğuna bir türlü inandıramaz…Filmden replik;
“Evvel zaman içinde yaşarmış bir dunganga.”
NOT: Zamanının ötesindeki bu muhteşem filmin yönetmeni Türkiye sinemasının en önemli isimlerinden olan Atıf Yılmaz, Senaristi ise Tuhaf dergide yazılarını da beğenerek okuduğum Barış Pirhasan’dır. Filmde Serap ve Naciye karakterlerini ise yine sinemamızın efsane ismi Müjde Ar canlandırmaktadır.
NOT 2: Kadın temalı bütün avrupa ve amerika sinemasındaki eserleri unutun. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadın, hatta erkek bu filmi izlemelidir. Hatta dünyadaki her kadın ve erkek bu filmi izlemelidir. Öyle bir filmdir Aaahh Belinda!
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : İsveç
EN MAN SOM HETER OVE (HAYATA RÖVEŞATA ÇEKEN ADAM / 2015): Ove, senelerdir çalıştığı yerden emekli edilmiş ve karısını bir yıl önce kaybetmiş huysuz yaşlı bir adamdır. Komşuları ile arası pek iyi olmayan bu yalnız ihtiyar, karısının yanına gitmek için intihar etmeye karar verir. Sürekli intihar etme planı yapmaya çalışır ancak hep bir sorun çıkar. İntihar girişimlerini gerçekleştiremedikçe oturduğu yere yeni taşınan karşı komşusu İran’lı Parvaneh ile zaman içerisinde güzel bir dostluk kurar. Filmi izlerken hem İsveç’in, hem de iskandinav sinemasının ne kadar güzel olduğuna tanık olacaksınız. Filmden replik;
“Arkasına bakmadan gitti. Bizim zamanımız daha iyiydi, insanlar ilkeleri için mücadele ederdi.”
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Danimarka
UNDER SANDET (MAYIN ÜLKESİ / 2015): Danimarka’nın batı kıyılarına İkinci Dünya Savaşı sırasında almanlar tarafından milyonlarca mayın döşenmiştir. Savaş bittikten sonra bir grup genç alman savaş esiri mayınları temizlemek için Danimarka’ya getirilir. Bir çoğu daha hayatlarının baharında olan bu genç esirler, her gün ölüm tehlikesiyle yüzyüze mayın döşenmiş sahile giderek, çıplak elleriyle mayın bulmaya ve çıkarmaya çalışacaklardır. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde özellikle komutan rolündeki Roland Møller adeta döktürmüştür. Benjamin Franklin’in savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz sözü bu filmi izleyince daha bir anlamlı hale geliyor sanki. Filmden replik;
Ebbe: Şimdi beni iyi dinle!
Ağzından bir daha “Çocuklar” diye bir laf çıkacak olursa kendim gider hepsini tek tek gebertirim. Anladın mı? Onlar iyi insanlar değiller. Alayının vicdansızın teki olduklarını biliyorsun.
Carl: İlk günden beri bana yalan söyledin. Onların hepsi küçücük çocuklar. Anneleri bağırdığı zaman korkudan bir köşeye sinecek küçücük çocuklar.
Virüsten Etkilenen Ülkelerden Seçme Filmler-2 : Avustralya
MARY AND MAX (MARY VE MAX / 2009): Stop-Motion (Sabit 3 boyutlu objeleri hareket edermiş gibi göstermek) animasyon türünde çekilen filmimizde, Avustralya’nın kenar mahallerinden birinde yaşayan 8 yaşındaki Mary ile New York’ta yaşayan 44 yaşındaki Jerry Horowitz isimli kişinin mektup arkadaşlığı anlatmaktadır. Mary’nin ailesi sorumsuz ve yoksul bir aile olduğundan, küçük kızın yaşadığı bölgede konuşabildiği tek kişi avustralyalı bir savaş gazisidir. Mary, postaneye gittiği bir gün New York’a ait bir adres rehberi görür. Rehberi karıştıran Mary, rehberde gördüğü Max Jerry Horowitz isimli adama mektup yazmaya başlar. Max ise bir apartman dairesinde yalnız yaşayan, ruhsal problemleri olan, asosyal ve obez bir adamdır. İkili arasındaki bu mektup arkadaşlığı zaman içerisinde aralarında kuvvetli bir bağ oluşturacaktır. Film kuşaklar arasındaki hayata bakış açısını ve içinde yaşadığımız çağın acı ve tatlı gerçekliklerini kusursuza yakın şekilde anlatmaktadır. Filmden replik;
Ailemiz tanrının vergisidir. Çok şükür ki dostlarımızı kendimiz seçeriz.
Bu yazı serisi de bitmiş oldu. Ben yazarken çok keyif aldım, umarım sizde filmleri izlerken keyif alırsınız. Bu yazı serisi bana bir kaç filmi tekrar izlemem gerektiğini hatırlattı. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere #evdekal 🙂