Ben bu yazıyı dayanması çok güç bir acıyla yazarken, sen neredesin hiç bir fikrim yok. Anne, herkes hakkında bir şeyler anlatıp duruyor ama ben onları duymuyorum. Sen gittikten sonra sağır oldum. Benim zihnimi ancak senin sesin açabilir ve telefonumdaki video kayıtlarındaki sesin değil, evin salonundan tayfun bana bir çay doldur diye gelen gerçek sesin… ne yazık ki artık bunlar olmayacak. Sen hayattayken sana söylemek isteyip söyleyemediğim bazı şeyler oldu. Bunları sana anlatmadım çünkü seni üzgün görmek beni mahvediyordu, sen hayattayken bazı geceler seni üzgün gördüğüm için ağlıyordum. Şimdi yoksun ve ben artık her gece ağlıyorum…
Sana üzüleceğini bildiğim için anlatmadığım konulara gelirsem, bu evde yaşamak hiçbir zaman istemedim hep farklı fikirler vardı kafamda, ben futbolcu olmak istiyordum kimse okumadı bizim çevremizde sen oku dediğin için üniversiteye hazırlandım, bir çok kez eşyalarımı toplayıp gitmek istedim ama arkamda seni bırakmak istemedim, hiç istemediğim bir işe ve hiç düşünmediğim bir maaşa sen işe girdiğimi sağda solda anlat ve biraz mutlu ol diye girdim. Daha düşünsem bir kaç şey daha vardır belki ama benim bu yaptıklarım, senin benim için yaptıklarının yanında çölde kum tanesi bile olamaz…
Keşkelerimde var benim annem, bazı keşkelerim benim elimdeydi bazıları değildi. Mesela evin en büyük çocuğu olmayı o kadar çok isterdim ki sen gençken hayatına doğrudan karışabilirdim böylece, üniversite biter bitmez iş bulmak isterdim eve bir şeyler getirebilmek için, seni bir yerlere tatile götürmek isterdim, hatta seni buralardan alıp götürmek isterdim bizi kimsenin bulamayacağı bir yerlere… Yapamadım, başaramadım, özür dilerim. Bazı zamanlar acaba çevremde bana çok yakın olan insanlardan hangisi ilk giden kişi olacak diye düşüncelere dalardım meğer bilmiyor muşum en sevdiğim insan ilk gidecek kişiymiş…
Anne, sen gittikten sonra eşyalarını benim eski odamda topladım, benim bazam rahat diye orada yatardın…sana ait ne kadar nesne varsa oraya koydum. Başörtülerin, çantaların, kıyafetlerin, ayakkabıların ve tabiki her gelen misafire dağıttığın takıların. Eşyalarını düzenlerken taraklarına sıra geldiğinde bir an durdum ve tarağa takılmış saçlarına uzun bir süre gözyaşlarımla baktım. Hani sen başörtünü takmayı unutup yemek yaptığında, sürekli saçın benim tabağımdaki yemekten çıkardı ve bende şaka ile sana yine saçlı yemek yapmışsın anacağım derdim hatırladın mı? Keşke hayatta olsan ve ben o yemeklerini saçların ile beraber yesem… Ben başka şeyler planlıyordum ikimizle ilgili, başka bir yerde kendimize ait bir zaman diliminde ömrümüzün kalınını geçirecektik sessiz ve sakince…olmadı özür dilerim anne…
Bilmeni isterim ki, sen bu fani dünyadan göçmeden önce birlikte gitmeyi planladığımız ancak senin görmenin nasip olmadığı iki güzel gelişmede sorunsuz şekilde tamamlandı. Birincisi, en yakın arkadaşlarım Gökhan ve Gökçe evlendi. Düğüne sensiz içim buruk şekilde katıldım ve kendi takımı da senin takını da verdim. İkincisi, hep merak ettiğin sana fotoğraflarını gösterdiğim ancak hiç tanışmadığın canım arkadaşım meltem ve eşi Murat abinin “Eylül” adında bir kız çocuğu oldu. Bu yazıyı meltem hamile olduğu için onun doğumundan sonra yayınlayacağımı kendisi bile bilmiyor, sanırım öğrenmiş oldu. Özür dilerim meltem, sen hamileyken sana bu acı haberi veremezdim.
Anne, sen gittikten sonra üzerime düşen görevleri elimden geldiğince abimle beraber yerine getirmeye çalıştım. Öncelikle telefon rehberindeki herkesi tek tek arayarak acı haberi hepsiyle paylaştım. Eşe dosta borcun var mı diye soruşturdum yokmuş ve seninle beraber evde ihtiyacımız olmayan eşyaları ayırmıştık, onları da ihtiyaç sahibi bir aileye verdim. Bir de inanmayacaksın ama 20 yıllık telefon hattını kapattırdım. 1 ya da 2 yıl sonra bambaşka bir insana ait olacak olan ve hafızamdan hiç çıkmayacak o telefon numarasını…
Eve gelirsek, burası artık benim için bir yuva değil sadece uyumak için geldiğim bir otel odası. Bazı zamanlar akrabalarımda ya da arkadaşlarımda kalıyorum, buraya geldiğimde ayaklarım merdivenlerden çıkmıyor. Sonsuz bir acı ve güçsüzlük hissediyorum. Beni güçsüz düşüren durum ev işleri vs. hiçbirisi değil kendi başımın çaresine bakmayı uzun zaman önce öğrendim seninde çok iyi bildiğin gibi. Beni güçsüz düşüren ve yoran şey zihnime saplanan sonu gelmez düşünceler... Nasıl kurtulacağım bu düşüncelerden anne söyler misin?
Daha fazla yazmak için gücüm kalmadı, son olarak söylemek istediğim: Hayatımın her anında, her acım ve mutluluğumda hep sen vardın. Sen herşeyin bir fazlasıydın benim için, başardığım ve kendime kattığım her değer senin sayende var oldu bu bedende. Bana 28 yıl boyunca baba, abi, kardeş, arkadaş, sırdaş kısacası her şey oldun. İlkokul toplantılarım, dershane zamanlarım, üniversite ve mezuniyetim, askerliğim, ilk iş tecrübem, tüm hastalıklarımda başımı kaldırdığımda hep seni gördüm. Sen benim bu hayattaki tek dayanak noktamdın..
Her şey için teşekkür ederim Anne. Hayatımdaki en sevdiğim, en çok değer verdiğim insan sensin ve hep öyle kalacaksın. Çektiğin bütün çileler, acılar ve üzüntülerden kurtuldun. Ünlü bir insan olmasanda seni tanıyanlara göre senin mücadelen muhteşem bir mücadeleydi. Gözün arkada kalmasın anne, sen başarabileceğin her şeyi başardın bu hayatta. Benim için bundan sonrası senin gösterdiğin yoldan gitmek, insanlara elimden geldiğince yardım etmektir. Hem onlar hem de senin için, neticede insan öldüğünde arkasında bıraktığı evlatları o bayrağı taşımalı. Bende bunu yapmaya çalışacağım ne kadar ömrüm kaldığını bilmeden. Sürekli bir şeyler düşündüğüm için bana çok düşünme derdin, artık çok bir şey düşünmüyorum Anne. Tek düşündüğüm şey öldüğümde seni yeniden görebilecek miyim?
Ölümü özledim anne, yaşamak isterken delice…
Not: Annem Sümbül Aydoğar 04.07.2020 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu yazı yaklaşık 2 aylık bir süreçte yazılmış olup, yayınlanmama sebebi yazı içerisinde belirtilmiştir.
“Anneme Mektup” için 4 yanıt
[…] bilmiyorum ama kendime bu soruyu ilk sorduğum zamanı çok iyi hatırlıyorum. Tarih tam olarak 10.11.2020 idi. Benim için bu tarih, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olmasının yanı […]
[…] Yazıyı senin ölüm yıl dönümünde değil, benim doğum günümde yani bugün tam şu anda yayınlıyorum. Kim bilir 30 yaşından sonra belki de başka bir hikayem olur. Seni Seviyorum❤️ […]
[…] sonra yaşam var mı Anne? 04.07.2020 tarihinde vefat ettiğinden beri bu sorunun cevabını düşünüyorum ve aradan tam 1 yıl geçti. […]
Bu kadar güzel anlatımın üstüne diyecek hiç bişey kalmamış anneni tanıyıp sevenlere ,keşkelerle geçen ömrüme yine telafisi olmayan keşkeler eklendi güzel yüregine kurban olsun analar ! Tek emin oldugum şey annenin senden ve abinden yana gözünün arkada kalmaması ve yine emin oldugum birşey daha annen herkes tarafından sevilen azimli,başarılı gururlu ve bi o kadarda hayatı boyu asil duruşu olan bi kadındı biz göçüp gidene kadarda bu hep böyle olacak yüregimizde seninde yazdıgın gibi sana düşen en büyük görev onun istedigi gibi yaşayıp mutlu olman ( zor evet başaracagın dan çok emin ) ve onun gibi dim dik herşeye ramen asil bir hayat sürmen SENİ ÇOK SEVİYORUM ! Bu karanlık dünyada ısıgı söndürülmeye çalışan bir aydınlık geçti iyiki onun oglusun iyiki !