Anneme Mektup 3 – Sonsuza Kadar Özgürsün ve Daima Benimlesin.
Bu yazdığım yazıları belki birkaç kişi okuyor belki kimse okumuyor. Hiçbir durumda benim için önemi yok. Ben burada seninle hayattayken konuştuğum gibi konuşuyorum, dertlerimi anlatıyorum ve bu hayatımda yaptığım en muhteşem şey. Bilmeni istiyorum ki ruhen ve fiziken kendimi inanılmaz toparladım. Eski pozitif gülümseyen zamanlarıma iyiden iyiye dönüyorum ve ciddi bir diyete başladım. Eskiden aldığım sorumlulukların çok daha fazlası üzerimde artık. Bu sorumluluklar beni yormasına yoruyor ama bunları birilerinin yapması gerekiyor ki işler yolunda gitsin. Bildiğin gibi çevremdeki insanlara pozitif etki etmek, her zaman hayatımdaki en önemli amaçlardan birisi oldu. O yüzden bu durum inan hiç zoruma gitmiyor. Olaylara söylenmeyi ve kötü durumlardan şikayetçi olmayı değil çözüm üretmeyi seviyorum.
Ölümünün ardından bu bilincim daha fazla güçlendi ve şimdiki ben hep daha fazla çözüm üretmek üzerine kendimi yeniden inşa ediyorum. Evin hemen hemen bütün işlerini ben takip ediyorum. Abim iyi durumda ve daha iyi olması için elimden gelen bütün çabayı gösteriyorum. Malum kişileri affettim ama konuşma gereği duymuyorum. Eğer onları affetmeseydim yeniden başlamam imkansızdı ve anne inan hayat çok kısa bu yüzden affettim ki kalbimdeki yükü atıp yeniden sevebileyim. Hem sen de benden bunu isterdin eminim.
Benim için çok zor olsa da kitap ve film konusunda artık çok daha fazla seçiciyim ve anne evi görsen dehşete düşersin. Ben zaten 8-9 yıldır televizyon izlemiyorum, senin ölümünün ardından televizyon 2 yılda 10 kez anca açılmıştır o da kuzenler gelip maç izlemek istediği için. Halıların hepsini kaldırdım, kullanmadığım ya da ihtiyacım olmayan her şeyi ihtiyacı olan birilerine verdim. Üzgünüm ama o çok sevdiğin mutfak malzemelerine de aynı şeyi yaptım. Çünkü inan ne eşyaya ihtiyacım var ne de gereksiz kalabalığa, sadece az ama kaliteli eşyalara ve arkadaşlara ihtiyacım var. Sen hayattayken de bu konuda oldukça fazla tartışırdık biliyorsun. Beni her düğüne götürmek isterdin ya da oğlum kalabalığa karışsana derdin. Hala yapamıyorum o işleri ve bir ömür boyu yapamayacağım. Benim gibi konuşkan (çoğu zaman geveze) birisinin, insanlardan bu kadar uzak durması da tuhaf bir durum. Ne yapıyım bende böyleyim canım anam 🙂
Az ama kaliteli arkadaşlıklardan bahsetmişken biraz bizim çocuklardan bahsetmek istiyorum. Cinnet Çorbası ekibiyle çok sık görüşemesekte bence aramız çok iyi ve sayımız 1 kişi arttı. Hiç tanışma şansının olmadığı canım arkadaşlarım Ersin ve Gülseren’in, Kıvanç adında kelime ile tarif edilemeyecek güzellikte bir erkek çocuğu oldu. Umarım muhteşem bir hayatı olur ve hep beynine yatırım yapar. Çünkü diğer tüm özellikler bir gün bedeni terk ediyor. İnsan kendisini nasıl yetiştirirse hayatının sonuna kadar bu durum gölgesi gibi onu takip ediyor…
Benim gözümle Kıvanç’ı ve bizimkileri gördüğünden eminim. Beni tanıyorsun anne, sevdiğim insanlar için Dünya’nın öbür ucuna bile giderim. Gökhan, Gökçe, Gülseren, Ersin ve Berivan için yapmayacağım şey yok. Abim ve almanyadakilerle beraber benim için hep özel olacaklar. Severken karşılık hiç beklemedim içimden geldiği gibi yaşıyorum, yani onların bana beslediği duygular o kadar önemli değil aslında çünkü ben hep sevmekten yana oldum.
Hafızam her zaman ki gibi çok kuvvetli ve buna artı olarak bakış açımı iyice genişletmek için farklı kaynaklar okumaya başladım. Hafızamın kuvvetli olmasının kötü yanı, tatsız anıları aniden karşıma çıkarabiliyor olması. Güzel yanı, sevdiğim insanların unuttuğu ya da sevdiği şeyleri onların karşılarına aniden çıkarıp her an mutlu edebilme ihtimalim ve tabii ki düzenli bir yaşam kurabilme çabama pozitif etki etmesi. Kuvvetli olması her zaman daha iyi benim için, bunun için doğaya minnettarım.
Son olarak artık seni düşünürken ağlamıyorum ve aklıma hep güzel anılarımız geliyor. İnan mezarında bile gözümden bir damla yaş düşmüyor. Ara ara hüzünleniyorum o da normal neticede ben de insanım. Herkes alıştığımı düşünüyor ama en sevdiğini toprağa verenler bilir alışmak diye bir şey asla olamaz. Sadece hayat bu ve ben kabul ettim yaşadıklarımı da yaşayacaklarımı da. Acı olayların ve kötü duyguların beni yıpratacağını düşünürken, kaya gibi sağlam yapmasını hiç beklemezdim. Her başımıza gelen olay, bir sonraki aşama için bizi cesaretlendiren bir merdiven basamağı bunu anladım. Artık ben eskisinden çok daha cesur ve çok daha kararlıyım. Sen ise sonsuza kadar özgürsün. Unutma Anne, sen başta olmak üzere tüm sevdiğim insanlar ancak ben öldüğüm zaman ölebilir. Ben var olduğum sürece her zaman yaşayacaksınız ve her yere sizin adınızı fısıldayacağım.
Yazıyı senin ölüm yıl dönümünde değil, benim doğum günümde yani bugün tam şu anda yayınlıyorum. Kim bilir 30 yaşından sonra belki de başka bir hikayem olur. Seni Seviyorum❤️
“Anneme Mektup 3 – Sonsuza Kadar Özgürsün ve Daima Benimlesin” için 3 yanıt
Sevgili Tayfun Bey,
Excel fonksiyonları ile ilgili bir bilgiyi ararken internet sitenize denk geldim. Hazırladığınız bilgileri okurken akıcı ve sonuca odaklı yazım stiliniz dikkatimi çekti…biraz daha bakayım bu siteye derken “Denemeler” kısmını görüp okumaya başladım. Yaşadığınız kişisel denemeler inanılmaz güzel ve faydalı düşüncelere sebep olmuş….gözümüzün önünde güzel ve insan gibi bir insanın oluşuna ve olgunlaşmasına tanıklık ediyoruz…..Benim evladım olsaydınız sizinle inanılmaz gurur duyardım…
Hiç kitap yazmaya düşündünüz mü?
İstanbul’dan selamlar,
Envera Jahovic Saraylı
Merhaba,
Öncelikle yazdığınız güzel yorumlar için çok teşekkür ederim. Tek isteğim anlamlı bir hayatımın olması ve bunun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Size biraz faydam olduysa ne mutlu bana, sorduğunuz soru için ise şöyle bir cevap verebilirim. Düşündüm ama henüz yeterli değilim. Geliştirmem gereken çok fazla yönüm var. Çalışmaya devam ediyorum. 🙂
İstanbul’dan selamlar,
Tayfun Aydoğar
Okumaya doyamadığım güzel satırların sen iyiki varsın sen iyiki benim minigimsin 🙏😶 bende yaşadığım sürece giden ve kalan sevdiklerim hep benimle yaşayacak ve ben isminizi fısıldamak yerine daglara haykıracağım bagzen insan icindekileri ( iyi yada kötü) bağıra bağıra haykırmak ister ya işte öyle pişmanlıklarımı fısıldarım yüreğimde hesaplaşmak işin af diler belki vicdanımı rahatlatırım herkesin yangini kendine alevli umarım kalplerimiz kavrulmadan göçer gideriz ….